
Hayatı bazen bir oyun sahnesine benzetiyorum. Rollerimiz çoktan belirlenmiş. Kostümlerimiz dağıtılmış ve hemen hemen her gün aynı oyunu oynuyoruz. Sabah yataktan kalkıyoruz ve oyuna adapte olmuş şekilde rollerimizin hakkını vermeye çalışıyoruz. Oyunu, suflör yardımıyla en az hatayla tamamlayıp, alkışları aldıktan sonra yataklarımıza dönüyoruz.
Dünya son derece garip bir yer. Artık bu savı aklımda daha da desteklenmiş olarak karşımda görüyorum. Bu konuda Onur Ünlü’nün bir sözü geliyor aklıma: “Dünya var olduğundan beri hemen hemen hep böyleydi.” Son günlerde müzik dinlemek bana daha çok dünyayı ve ölümü hatırlatıyor. Hayallerimiz ve ideallerimiz bizi hayata bağlıyor. Bazen hayallerimiz ve ideallerimiz bizim için ekmek ve su oluyor. Temel ihtiyaçlarımız hâlini alıyorlar. İnandığımız değerler, karakterimizi şekillendiriyor. Oluşan bu karakterlerle, dünya üzerinde bir kategorinin ürünü olmuş oluyoruz. Böylece kategoriler arasındaki mücadelenin içindeki yerimizi alıyoruz.
Hamdolsun çayı ve muhabbeti seviyorum. Çayı ve muhabbeti sevince farklı insanlarla tanışma fırsatımız oluyor. Tanıştığımız her insan farklı bir kitap gibi geliyor. Hepsi sizde farklı bir iz bırakıyor. Oturup bir mevzu konuştuğunuzda o ortamda on farklı insan varsa muhakkak on farklı fikirle karşı karşıya kalıyorsunuz. Ancak bazı insanlar çok acımasızca davranabiliyor. İnandığınız değerlere ve kurduğunuz hayallere bir anda düşman olabiliyorlar. Realiteleri ortaya koyma adına karakteristik özelliklerinizi oluşturan temel unsurları hırpalayabiliyorlar. Hâlbuki ben Bob Dylan’ın Things Have Change adlı parçası eşliğinde Muhammed Ali misali hayallerime ve inandığım değerlere karşı oluşan sorunları nakavt etmek istiyordum.
Artık hayallerimi bir insanla muhabbet esnasında duyduğum üç beş afili cümle karşısında heba etmek istemiyorum. Düşünüyorum da ne çok şair, şiir, din, ideoloji vs. tanımımız var. Bu tür muhabbetler artık beni sıkıyor ve bu hengameden uzaklaşmak istiyorum. Bir yerlerden Ahmet Kaya çalsa da bize de yavaş yavaş yol gözükse diyorum. Sanırım uzak ve bilinmedik diyarlara seyahat etmenin vakti çoktan geldi de geçiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder