Bu Blogda Ara

14 Şubat 2012 Salı

Savaşım: Hakikât Savaşı- Burak Tekiner


Yalan dolu şehrin sokaklarından bir yalan sunmak isterdim size. Sunmayacağım… Yalan olup kuşatmayacağım çepeçevre hayatınızı.
Elimizdeki kalemin, temas ettiği kâğıdın, onun hammaddesi olan ağacın, ağıcı içinde barındıran doğanın bir hakikati olduğunun farkına varmalıyız. Hakikatlere itibar etmeliyiz... Başkalarının hakikat dünyasının bir parçası olma acizliğini göstermek yerine kendi hakikat dünyamızda umudumuzu kuşanıp mücadelemizi sürdürmeliyiz. Bu kutlu mücadelenin savaşını vermek ne de güzel! Bakınız bu güzelliği nasıl ifade etmiş Atasoy Müftüoğlu: “Çabalarını hakikatin yüceltilmesi yolunda harcayanlar, bilmelidirler ki bu çabalarıyla aynı zamanda kendilerini de yüceltmektedirler.”
Modernistler “Sen hâlâ orada mısın? Diye sordukları zaman evet buradayım diyebilenimiz az kaldı belki de. Yenilmişlik duygusu ezilmişlik psikolojisiyle boğuşan Müslümanlara haykırmak istiyorum: Onlar burada olamadıkları için, burada kalamadıkları için huzursuzlar. Burada olamadıkları için yüzlerinden günah fışkırıyor. Burada kalma ayrıcalığına erişemedikleri için güdülüyorlar. Burada olamadıkları için acınacak halleri var. Burada olmadıkları için haysiyetsizce yaşam sürüyor “hayat süren leşler.”
Oysa biz gülünç duruma düşmekten çekinmezdik. Oysa o kimliği taşımak zor olmazdı bizim için? Oysa hakikat basamaklarını ikişer üçer çıkardık biz taze yürekler. Oysa hakikat sitemizin kandilleri yanardı hep! Yanardı sürüye inat! Yanardı sönmezdi hiç. Işıl ışıl umut saçardı biz genç adamlara! Karamsar bir tablo çizdim belki de dostlar. Başta da belirttiğim gibi yalan sunmak istemediğimdendir bu karamsar tablo. Fakat karamsar olmak istemem sizlere… Dedim ya umudumuzu kuşanıp hakikat savaşına devam!

Burada hatırlatmak istediğim nokta şudur; Hakikat sitemiz yıkılmadı kandilleri söndü sadece. Söndürdüler kandillerimizi hakikat basamaklarını ikişer üçer çıkmak yerine asansörü tercih edenler.

Yağmurlu bir hava var dışarıda. Havanın büründüğü siyahlığı şimşekler aydınlatıyor yer yer. Aklıma geliyor diriliş… Sezai Karakoç… Onun şu diriliş yüklü cümleleri: “Kaskatı karanlığı yırtıştır bu. Geceyi deviren bir şimşek, bir yıldırım gibi iner kaziyelerimiz inkarcı kaziyelerin başına. Rahmettendir. Karanlıkta inmiş bir yağmurdur. Toprağın çatlak dudağının beklediğidir diriliş!”

Hakikatlerimle yüzleşmeli, dirilmeliyiz. Dirilişi parmaklarımızın ucundan kalbimizin derinliklerine kadar hissetmeliyiz. Yanıp tutuşmalı bedenimiz, kalplerimiz dayanmamalı bu sızıya. Hayır, hayır… Sızı değil, sancıya! Dirilmeliyiz; cehennemden daha dün koğulmuşçasına. Sezai Karakoç-laşmalıyız- bu hususta. Onun anlattığı gibi, her alanda dirilmeliyiz; Edebiyatta, sanatta , siyasette ve tabi ki inancımızda… Eğer yazı yazıyorsak kelimeler başkaldırmalıdır kurulu, tasarlanmış cümlelere! Eğer cümle kuruyorsak bir gün, dönüp duran bu dünyanın değişeceğine mutlak bir inançla inanmalıyız!
Bahsettiğimiz diriliş içi boş kalıplar halinde kullanılan bir kavram değildir. Bir kaygıyı taşımaktır. O kaygıyla gaflet uykusundan uyanmaktır diriliş! Silkelenmektir, içimden kopan bir başkaldırının türküsüdür diriliş! Ruhumuzu okşayan bir sestir. Fiziğe değil, metafiziğe teslimiyettir diriliş! Reele değil, ideale doğru koşmaktır diriliş Diriliş; Kalbimizi sancıtan bir hakikat yoludur! Ne güzel diyor üstad:”Uhrevi Alemin Süleyman mührünü taşıyan bu yollar. O mührü Mekke ve Medine’den alıp Kudüs’e, Şam’a, Bağdat’a, Konya’ya, Diyarbekir’e, Bursa’ya, İstanbul’a varmaya giden bu yollar! Her umut kesilen yerde kaybolmuşken yeniden beliren yollar. Ayağa kalkış yolları, diriliş yolları, bu yollar. Ah yollar, bu yollar!”
Ve artık kulak verelim, düşünelim, anlayalım onu:
“Yeniden doğacaksın. Kıyametini yaşayıp yeniden dirileceksin. Azrail'i,
İsrafil'i ve Cebrail'i âdeta göreceksin. Yardım edecek onlar sana.
Domuza karşı aslan, yılana karşı kartal, baykuşa karşı hüthüt, kargaya
karşı bülbül, eşeğe karşı at olacaksın. Dünyaya, eşyaya yeniden
anlamını getireceksin. O zaman Allah da sana, senin kendi öz anlamını
bağışlayacaktır. Hiç kuşkun olmasın.”

Selam olsun diriliş nesline… Selam olsun hakikat sitesinin muhafızlarına…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder