
2010 senesinin son demleri fısıldadı bize devrim(ler)i. Tunus, Mısır, Libya derken devrim ateşi sardı yüreğimizi; yine Tunus, Mısır, Libya derken devrim ateşi sarmadı bazılarının yüreğini. Devrimciler ‘Allah’ diyor, bunlar ne dediğini bilmiyor.
“Olmaz efendiler, bahar mahar hikaye, emperyalizmin ekmeğine yağ sürmeyin. İslam toprakları üzerinde oyunlar oynanmasına izin vermeyin. Dikta on tokat atıyorsa bunlar yüz tokat atar. Azıcık ölüden bir şey olmaz. Çıkarmayın sesinizi, oturun oturduğunuz yerde!”
Dilsiz şeytan bunlar. Bir şey bilmezler ya da bilmiyormuş gibi yaparlar. Devrimcilerin Ebuzer ruhlu olduğunu da bilmezler. Bu mahluklar devrimleri lekelemeye dursun, biz işimize bakalım. Mesela ‘Yalla irhal ya Beşşar!’ diye bağıralım, Yemen’e bakmayanlara Yemen’i hatırlatalım, ‘La Şiiyye la Sunniyye vahde vahde İslamiyye!’ naralarıyla inletelim yeri göğü. Dua da edelim.
Ümmet. Anahtar kelime bu. Biz sınırlardan nefret edip ümmete inanmadık mı? Öyleyse sınır falan yok. Müstekbirlerin cetvellerle çizdiği sınırlar umrumuzda olmamalı, olmasın. Her Müslüman kardeşimizdir. İnnemel mû’minune ihvetun. Fark gözetmek yok. Bizim için Suriye’de can verenin Filistin’de can verenden bir farkı olmamalı. Madem öyle, her coğrafyada Müslüman kardeşlerimizin canına okuyan diktatörleri bir bir ifşa etmeliyiz.
Asya. Özbekistan yani. Başka? Aliyev’in de canı cehenneme! Babasını da sevmezdik zaten. Hafız ile Beşşar’ın hikayesi gibi. Onları da haykıralım. Özbekistan İslami Hareketi 2011 senesinde 87 kayıp verdi. Sekülerizme aşık bir yönetimin yediği halt. Bizim ‘Tek Parti Devri’ni anımsatıyor bana.
Allah mazlumların yardımcısı olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder