
Dil ve Kültür Hassasiyeti
Başlangıçta bir Türkçülük hareketi olarak başlayan özleştirme akımı daha sonra tam bir milli kültür yabancılaştırma hâline dönüştürülmüştür.
Kültürel kimliğimizi taşıyan kelimeler bir bir atılıyordu. Atılan sadece kelimeler değildi. O kelimelerle birlikte milli kültürümüzün içi de boşaltılıyordu. Uydurma kelimelerle yapmacık ve milli karakterini kaybetmiş bir toplum oluşturmaya çalışılıyordu. Bunun bir sonucu olarak da nesiller birbirine düşman oluyor, yeni nesiller kültürümüze yabancılaşıyorlardı. İşte Peyami Safa düşüncelerini dile getirdiği gazete ve dergilerde bu fikri işliyor, romanlarında da savunduğu düşüncelerin doğrultusunda dilimizi en temiz hâliyle kullanıyordu.
Siyasi Duruş
Yazarların eserlerinde verdiği 40’lı yıllarda sosyalizm, komünizm, Marksizm bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de en önemli tartışma alanlarındandı. Yazarımız da toplumun karşılaştığı hiçbir soruna kayıtsız kalamazdı. Komünizmin kültürel dokumuzu zedeleyeceğini düşünen yazar, bu düşünceyle ve bu düşünceyi dillendirenlerle ömrünün sonuna kadar mücadele etmiştir. Ancak mücadelesini fikirleriyle ve kalemiyle gerçekleştirmiştir. Komünizm fikrini tenkit ve analiz ederek niçin bizim toplum yapımıza uymadığını ispatlamaya çalışmıştır. Nazım Hikmet ve Aziz Nesin gibi önemli kalemlerle bu yüzden polemiğe girmiştir. Bazen karşı taraftan yapılan sataşmalara aynı üslupla cevap vererek kayıtsız kalmamıştır.
İşin aslına bakılırsa yazarın Nazım Hikmet ile kişisel bir sorunu veya çekememezlikten kaynaklanan bir durum söz konusu değildir. 9. Hariciye Koğuşu adlı romanını Nazım Hikmet’e ithaf etmesi bunun apaçık bir kanıtıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder